Yüzlerce yıldır varolan miri arazi kavramı günümüzde en çok merak edilen konulardan birisi oldu. Miri arazi ve çeşitleri ile ilgili tüm detayları yazımızda bulabilirsiniz.
Osmanlı Devleti döneminde mülkiyeti devlete ait olan ancak kişilerin kullanımına açılan arazilere miri arazi adı veriliyordu. Bu araziler genellikle savaşlar ve fetihler sonucunda kazanılan topraklardı. Toprakların kullanım hakkı ise fethi yapan ya da savaşa giden kişilere verilirdi. Miri arazilerde kiracı olarak yaşayan bu insanlar toprakalrdan elde ettikleri gelirden devlete vergi ödüyorlardı. Miri arazilerin satılması ve devredilmesi yasaktı.
Miri arazi 9 farklı bölümden oluşur. Miri arazinin bölümleri şunlardır;
Dirlik Arazi: Miri arazinin en önemli bölümünü dirlik araziler oluşturur. Bu topraklar üzerinde hayatını sürdüren kişiler dirlik araziden elde ettikleri gelirleri memurlara ve sipahilere öderler. Sonuç olarak devlet memur ve sipahi maaşları için kasadan 1 kuruş bile para harcamak zorunda kalmaz. Böylece memur ve sipahiler devletin üzerinde yük olmaz.
Mukataa Arazi: Bu toprakların gelirleri dire devlet hazinesine aktarılırdı. Bu arazilerin geliri ise iltizam usulü ile toplanıyordu.
Paşmaklık Arazi: Bu toprakların gelirleri padişahın eşine ve kızlarına aitti.
Malikhane Arazi: Devlet görevlileri devlete üstün hizmet gösterdiklerinde verilen topraklardır.
Yurtluk Arazi: Sınır boylarında görev yapan askerlere, kasabadaki ya da şehirdeki memurlara verilen topraklardır.
Ocaklık Arazi: Gelirlerinin kale muhafızlarına ve tersane harcamalarına ayrılan topraklardır.
Vakıf Arazi: Bu toprakların gelirleri cami, medrese, bedesten, hastane gibi hayır kurumları için harcanıyordu. Bu nedenle de devlet vakıf arazilerinden vergi almıyordu.
Metru Arazi: Devlete ait olan bu topraklar bir ya da birden fazla köyün faydalanması için terk edilmiş topraklardır. Bu topraklar genellikle bataklık, harman, mera, yaylak ve kışlak şeklindeydi.
Mevat Arazi: Bu topraklar hiç kimsenin mülkiyeti altında değil idi. Özelliklerinden dolayı bu topraklar ziyarete elverişli değildi. Bu nedenle de bu toprakları insanlar kullanmamışlar ve terk etmişlerdir.