İvaz, günlük yaşantıda kolaylıkla rastlanan sözcüklerden biri olmamakla birlikte, genellikle hukuki jargonda kullanım alanı bulur. İvaz sözcüğü Türkçe’de tam olarak karşılık anlamına gelmektedir. Daha özelleştirilmiş bir ifade ile ivaz, ikili ya da daha çok taraflı bir ilişkide, karşı tarafa yüklenen bir mükellefiyet, bir edim borcu anlamına gelir. Örneğin, basit bir konut kirası sözleşmesinde, kiracı oturduğu dairede ancak her ay belirli bir kira bedeli ödemek ivazı ile oturabilir. Kira bedeli, kiracı için bir ivaz oluşturmaktadır.
İntikal ise, genellikle hukuk literatüründe yer alan bir sözcük olmasının yanı sıra, miras hukukunda ayrı bir kullanım alanına sahiptir. İntikal; geçme, yer değiştirme, nakil anlamlarına gelir. Bir şeyin, bir yerden başka bir yere gitmesi ya da hukuki bir perspektifle tanımlanacak olursa, bir malvarlığı değerinden başka bir malvarlığı değerine geçiş, ancak intikal ile mümkün olmaktadır. Örneğin, bir otomobil satıcısı, usulüne uygun bir satış sözleşmesi kurduğunda, artık otomobil kendi mülkiyetinden çıkarak, alıcının malvarlığı değerine dâhil olur. Bu, otomobilin alıcıya intikalini oluşturmaktadır.
İvazsız intikal nedir?
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu'nun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, aynı Kanunun 2’nci maddesinin (d) fıkrasında ivazsız intikal tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği, 5’inci maddesinde de veraset ve intikal vergisi mükellefinin veraset yoluyla veya ivazsız bir tarzda mal iktisap eden şahıs olacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, malların veraset yoluyla veya her ne şekilde olursa olsun karşılıksız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve intikal vergisine tabi olup, verginin mükellefi veraset yoluyla veya karşılıksız olarak mal iktisap eden kişilerdir.
Dikkat edilmesi gereken şey şudur ki ivazsız intikal her ne kadar bir karşılıksız kazandırma olsa da, aslında her iki tarafın da onayına ihtiyaç duyar. Örneğin, mirasa konu malvarlığı değerlerinin bir bütün halinde mirasçılara geçmesi için gereken tek şey, miras bırakan kişinin bu yöndeki irade açıklaması değildir. Bunun yanı sıra, mirasçıların da redd-i miras başvurusunda bulunmamış olması, yani mirası kabul etmiş olması gerekir. Görüldüğü üzere, ivazsız intikallerde dahi, karşılıksız kazanmayı elde edecek kişinin de onayı gerekir. Bu bakımdan, redd-i miras başvurusunun özel bir önemi vardır, denilebilir.
Kaynak: insaathesabi.com, emlakwebtv.com