Hassan Jarrar, "Aslında bu bölgede ülkeler, Türkiye'yi bir büyüğü gibi görür. Türkiye'nin demokratik ve laik bir ülke oluşu, bölgede rol model oluşturuyor. Çoğu ülke bunu başaramadı." dedi. Türkiye ile Bahreyn'in ekonomik açıdan güçlü bağlara sahip olduğunu, gelecek dönemde de bunun böyle devam edeceğini belirten Jarrar, "Herhangi bir zayıflama düşünmüyorum. Özellikle bölgedeki istikrarsızlığı göz önüne aldığımızda, Türkiye gibi bir ülkeye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Bahreyn, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) oluşan GCC ülkelerinde istikrarsızlığın sürmesi halinde Arap sermayesinin Türkiye'ye doğru göç etmeye devam edeceğini bildiren Jarrar, "Çünkü Arap sermayesi güvenli limanlar arıyor. Körfez ülkelerinde bunu bulabilmek imkansız. Bu nedenle daha fazla sermaye Türkiye'ye giriş yapacak." dedi.
GCC ülkelerinin Türkiye'ye ağırlıklı olarak gayrimenkul ve turizm alanında yatırım yapacağını belirten Jarrar, Türkiye'de İslami bankacılıkta da gelişim olacağına işaret etti. Jarrar, ABD Başkanı Donald Trump'ın Müslümanlara karşı olan söylemleri, Almanya ve Hollanda'nın da bunu destekleyici tutumları nedeniyle Arap turistlerin Türkiye'ye daha fazla kayacağını söyledi.
"Sermayenin Asya'ya Yöneleceğini Öngörüyoruz"
Hassan Jarrar, Avrupa ve ABD'deki Arap sermayesinin mevduatının Türkiye'ye kayıp kaymayacağına ilişkin soru üzerine, Arap sermayesinin İsviçre, İngiltere ve New York'a gittiğini ve bu bölgelerin güvenli alanlar olarak görüldüğünü ifade etti.
Brexit ile beraber gayrimenkul sektöründe yatırımların ne yöne gideceğini kimsenin bilemediğini dile getiren Jarrar, şunları kaydetti:
"Londra'da uzun süre kalmayacaksanız ev sahibi olmak çok maliyetli. Buradan hareketle İngiltere'de gayrimenkul yatırımlarının azalacağını düşünüyoruz. Önceleri, yatırımcılar açısından İsviçre'de para hareketleri daha kolaydı. Onlar da ABD benzeri yaptırımlar getirerek para hareketlerini sınırlandırıyorlar. Bütün bu gelişmelerin ışığında daha fazla Arap sermayesinin Asya'ya doğru yöneleceğini öngörüyoruz. Türkiye'nin bu coğrafya ile yakınlığı ve tarihi bağını göz önünde bulundurduğumuzda sadece mevduat değil, gayrimenkul yatırımlarının da Türkiye'ye kayacağını düşünüyoruz."
Bölgede sermayenin akışına ilişkin bir boşluk olduğunu ve bunu Türkiye'nin doldurabileceğini belirten Jarrar, Körfez parasının yönünü Türkiye'nin değiştirebileceğini, bunun için daha fazla çaba harcaması gerektiğini söyledi. Jarrar, Türkiye'nin, gayrimenkul açısından Avrupa'ya göre bazı avantajları bulunduğunu, kültürel yapısı, gelenekleri ve toplumsal yapısıyla da Arap yatırımcıları çektiğini kaydetti.