TÜBİTAK'ın desteğiyle gerçekleştirilen "Kentsel Dönüşüm ve Metropolde Yaşlanmak: İstanbul Örneği" araştırmasına göre kentsel dönüşümde en kırılgan grubun yaşlılar olduğu sonucuna varıldı.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Araştırma Merkezi bünyesinde TÜBİTAK'ın desteğiyle yapılan Kentsel Dönüşüm ve Metropolde Yaşlanmak: İstanbul Örneği araştırmasının bulguları paylaşıldı.
Toplantıda kentsel dönüşüm ve yaşlılık konularının akademi gündemine taşınmasının öneminin altını çizen İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak; "2012 yılında ülkemizin 65 yaş ve üzeri nüfus oranı yüzde 7'lerdeyken, bu oranın 2023 yılında yüzde 10'lara, 2040 yılında yüzde 16'lara, 2080'deyse yüzde 25'lere çıkacağı tahmin edilmektedir. Her zaman genç nüfusu bir övünç kaynağı olarak gören ülkemiz, dünyanın en hızlı yaşlanan ülkeleri arasında da yer almaktadır. DSÖ 2050 yılında Türkiye'nin nüfusunun yüz milyona ulaşacağını, bunun yüzde 30’unu 60 yaş ve üzeri yaş grubunun oluşturacağını ifade etmektedir. Bu olgu, aile yapısı, sağlık, sosyal güvenlik, istihdam, eğitim, emeklilik gibi toplumun farklı yönlerini bir bütün olarak etkileme potansiyeline sahip" dedi.
“Kentler yaşlıların dostu haline getirilmeli"
Kentlerin herkes için erişilebilir, kullanılabilir, çeşitliliğin bir arada var olduğu yerler olması gerektiğinin altını çizen Ak, "Bu noktada, yaşlıların da tıpkı diğer yaş grupları gibi bu çeşitlilikteki yerini koruması gerekmektedir. Kentsel dönüşüm çalışmalarını bir imkan olarak görmekle beraber projelerin mevcut toplumsal yapımız içerisinde yaş gruplarının özellikle yaşlılarımızın göz ardı edilmeden hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"Yaşlılar, hesaba katılmayan gruplardan biri oluyor"
İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Murat Şentürk ise şu ifadeleri kullandı; “Yaşlılar kentsel dönüşüm karşıtı değiller. Kentsel dönüşümün olması gerektiğini düşünüyorlar ama bir taraftan da bunun kendilerini yerinden etmeden, kültürel uyumsuzluk yaratmadan, mevcut komşularıyla, muhitlerindeki o alışkanlıkla devam etmek istiyorlar ama daha sağlam, depreme dayanıklı evlerde yaşamak istiyorlar. Ayrıca, bu sürecin çok uzun sürdürülmemesi gerektiğini, belirsizliklerden uzak olması gerektiğini düşünüyorlar. Uzun süre geçmesi durumunda yaşlıların stres ve kaygı düzeylerinin arttığını görüyoruz. Bu da aslında yaşlılık döneminde çok ciddi zihinsel ve duygusal problemlere yol açabiliyor. Bununla beraber ciddi oranda hastalıklarla karşılaşma ihtimali ortaya çıkıyor."