Kal davası nedir sorusunun cevabını verebilmek için 'kal' kelimesinin ne anlama geldiğini bilmek gerekmektedir. Kelime manasıyla kal, koparma, çıkarma, çıkarılma, sökme anlamına gelmektedir. Bu bağlamda kal davası da söz konusu bir gayrimenkulün ya da taşınmazın temelinden çıkarılması, sökülmesi için açılmış olan davalar olarak ifade edilir.
Uygulamada Kal Davası
Uygulama alanında ise inşaatın ‘kal’ı davası olarak da bilinen kal davası, taşınmazı üzerinde, izin alınmadan yapılan inşaatların yıkılması istemidir. Taşınmazın üzerinde izin olmadan yapılan yapıların yıkımı istemi olan kal davaları aynı zamanda yenilik doğurucu bir dava olarak da nitelendirilebilir.
Yeryüzünün sınırlandırılmış yapılarından olan arsa ya da araziler üzerine inşa edilecek yapılar, 'üst arza tabidir' kuralı gereğince yere ait olmak üzere, bir arsa ya da arazi üzerine yapılan inşaat da o arazinin ya da arsanın bir parçası olur. Bu durumda reel anlamda incelendiğinde yer ile malikin sahibi farklı kişiler olamamaktadır. Bu bağlamda bir başkasına ait arazi ya da arsa üzerine yapılacak herhangi bir yapı ve yapan kişi kal davasının aktörü olur, yani kal davası veyahut inşaatın söküp kaldırılması ve ecrimisil davaları ile karşı karşıya kalır.
Kal Davası Koşulları
Kal davası koşulları oluşabilmesi için yapılan inşaatın arazi sahibi rızası olmadan yapılmış olması ve aşırı zararı olması koşullarının oluşması gerekmektedir. Yapılan inşaatın arazi sahibinin rızası dışında yapılıyor olması açık olabileceği gibi, kapalı da tahmini de olabilmektedir. Yapının yapıldığını gördüğü halde müdahale etmeyen kişi onay vermiş sayılmaktadır.
Aşırı zararlı olma halinde isi bu zararın nasıl tespit edileceği sorusu akla gelmektedir. Araziye yapılan söz konusu inşaatın kaldırılması ile arazi malikinin elde edeceği yarara göre, bu nedenle arazide meydana gelen kıymet eksikliği daha fazla ise, inşaatın kaldırılmasının aşırı zarara yol açtığı ön görülür. Bu arada söz konusu inşaatın olduğu gibi kalmasında kamunun yararı olması hallerinde de doğacak zararın aşırı zarar olduğu iddia edilebilir. Bu durumda da binanın ana taşınmazın bütünlüğünü bozup bozmadığı hususu üzerinde durulması gerekmektedir.