İşte Ankara'nın En Eski Semtleri

Akyurt

Akyurt, Ankara’nın kuzey doğusunda yer alan ve Cumhuriyet Dönemi’nde ilçe merkezi olan az sayıda köyden bir tanesi olma özelliğini taşıyan başkentin semtlerindendir. Raylı adıyla da bilinen bu köy 1463’de kayıtlara 30 haneli bir köy olarak geçmektedir. Raylı köyünün tamamı I. Murad döneminde yaşamış bir hayırsever olan Melike Hatun’un sahibi olduğu Medrese’nin vakfınındır. Semte tam tamına 21 köy bağlıdır. Akyurt ismini 1990 yılında almıştır.

Beypazarı

M.S 491-518 yılları arasında piskoposluk merkezi olarak bilinen Beypazarı’nı (Lagania’yı) ziyaret eden Bizans İmparatoru Anastasios, şehre 'Lagania-Anastasiopolis' yani 'Anastasios Kenti Kaya Doruğu Ülkesi' adını verdiği söylenir. Başka bir rivayete göre de Beypazarı’nın ilk fatihi ve Kütahya beyi Germiyanoğlu Yakup Şah’ın veziri olan Dinar Hezar’ın şehre 'Germiyan Hezar' ismini verdiğidir. Araştırmalara göre de bölgenin ismi, Osmanlı Devleti’nin toprak rejimi ve Tımarlı Sipahi merkezlerinde ticari ve ekonomik hayatın yoğunluğundan dolayı 'Bağ Bazarı' olarak adlandırıldığı ve Beypazarı isminin buradan geldiğidir.

Çankaya

Çankaya semti ise yine bir rivayete göre bölgedeki su pınarının üstünün tamamen yeşil yosunlar ile kaplanması ve havuza benzer bir kayanın üzerinden geçmesi üzerine insanlar bu suyun hastalıklara iyi geldiğini düşünmüş ve bölgeye 'Can-Kaya' ismini vermişlerdir. Savaşlar ve doğal olaylardan dolayı kaya içerisindeki su yolu kapanmış ancak tekrar açıldığında hastalıklara şifa özelliğini yitirmiştir.  Lakin 'Cankaya' adı zamanla evirilerek bugünkü ismi olan 'Çankaya' olmuştur. Daha farklı bir anlatıya göre de bir kilise çanının bölgede sürekli çalmasından dolayı ismini almış olabileceği veya bölgede çengi oynatılmasından dolayı 'Çengikayası' isminden evirilmiş olabileceği düşünülüyor.

Kazan

İsmine ilk defa 1530 yılında Tapu Tahrir kayıtlarında rastlanan Kazan’ın, İlhanlıların Ankara’da egemenlik sürdürdüğü yıllarda Gazan Han adına bastırdıkları sikkelerin isminden evirilerek geldiği düşünülen Kazan semti de isim olarak rivayetlerle dolu bir geçmişe sahip. Yine bir başka rivayete göre ise Kazan adının 1402 yılında Osmanlı Devleti Hükümdarı Yıldırım Bayezid ile Moğol Hükümdarı Timur Han arasında Çubuk Ovası’nda yapılan Ankara Savaşı sırasında taraf değiştirerek Osmanlı ordusuna katılan Kazan Türkeri’nden geldiği kaydediliyor.

Keçiören

Keçiören kayıtlara ilk defa kayıtlara 1463’te Ankara Mufassal Tahrir Defteri’nde Karye-i Kiçiviran Köyü (Kasabaya bağlı Kiçiviran Köyü) olarak geçmektedir. Kiçiviran kelimesi 'Küçük Viran' anlamına gelir ve 1530’lu yıllarda ismi Keçi-viran olarak da anılmaya başlanır. 1955’li yıllardan önce temiz havası, ünlü bağları, bahçeleri, havuzları ve doğasıyla ünlü olan Keçiören’de insanlar üzüm ve armutlarını kendileri yetiştirirlerdi ve bu nedenle Keçiören bağlarından çıkan meyvelerin büyük bir ünü vardı. Bölgenin zümrüt yeşili alanlarla kaplı olduğu ve 30’a yakın çeşitte üzüme sahip olduğu da söylenmektedir. Keçiören isminin bölgede yetişen üzümlerin geç meyve vermesinden dolayı ‘’Geç-veren’’ isminden türediği de belirtiliyor.

Pursaklar

Pursaklar isminin nasıl doğduğu ise şöyle anlatılmaktadır: Pursaklar semtinin Eski Muhtarı olan Kemal Çelik’e göre eski zamanlarda Pursaklar’ın ormanlık alan olmasından dolayı Pür-saklar yani ‘’yapraksaklar’’ denildiği. Farklı bir rivayete göre ise Pursaklar isminin 1463 yılında Osmanlı dönemindeki kayıtlarda 'Busaklar' olarak geçtiği ancak zamanla Pursaklar’a evirildiği ve Ankara’nın merkez köylerinden birisi haline geldiği yönünde.

Şereflikoçhisar

Şereflikoçhisar semti ise bölgeye Türkler yerleşmeden önce Archelais Garsauna olarak anılıyordu. Osmanlı kayanlarında ise adı 'Koşhisar' olarak geçen bu semt, 'Çift Kale' anlamına geliyor. Zamanla evirilerek 'Koçhisar' ismini alan semtin 'Şereflikoçhisar' ismini alması ise bölgede bulunan kalelerin Şerefli aşireti ile bağlantısına dayanmaktadır.